Her şey tek bir sorudan evrilir, gelişir ve değişir:
“Bu dünyadaki yerim nedir?”
Elmasın kömürde, ipliğin pamukta gizli olduğu dünya burası.
Sır hem gözünün önünde hem de gören gözün sindiremeyeceği kadar derinde.
Aldığı nefesi kendi içinde kaybettiğini bilmeyen insan, kendi dışında arasa da neyi bulacak sanki?
Hareket ediyoruz. Karşılaşıyoruz. Hatırlıyoruz. Unutuyoruz. Görünmeyeni arayan hareket hali içinde, yalnızca kendimizden kendimize doğru ilerliyoruz.
Kâinat kocaman bir ayna.
Hakikati aramak, kendini bulmak...
Sevginin nefrete dönüşmesi de bunun yokluğundandır. Yeşeremeyen kararır.
“Çok iyi, çok başarılı ve doğrudan yazılmış, büyük bir takdirle okuduğum sarsıcı bir roman.”
Prof. Dr. Uğur Batı