Aşağıdaki Yangın – Deniz Üçlemesi -3 Modern Klasikler Dizisi - 182 William Golding İş Bankası Kültür Yayınları
Ürün Özellikleri:
- Sayfa Sayısı 312
- Boyut 12,5 x 20,5 cm
Nobel ödüllü yazar William Golding, Deniz Üçlemesi dizisinin bu üçüncü kitabında karakterleri ve olay akışını beklenmedik kırılmalarla süslüyor. Alcyone’dan gemiye gelen Benét ile Summers’ın çatışmaları, Bay Prettiman’in hümanist dönüşümü, şimdiden çatışmalı, gizemli bir toplum haline gelmiş gemideki başka pek çok karakter, genç İngiliz aristokratı Edmund Talbot’ın gözünden incelikle betimleniyor. Golding, Talbot’ın giderek bir kabusa dönen Avustralya yolculuğunda duyarlılık ve gaddarlık arasında salınan insanı en yalın haliyle okura sunuyor. Talbot Avustralya’ya ulaşabilecek midir? Onu nasıl bir yaşam beklemektedir? Deniz Talbot’ı ve yolcuları nasıl dönüştürmüştür? Deniz Üçlemesi’nin yanıtları bu kitapta saklı.
WILLIAM GOLDING (1911-1993):“Bugünün dünyasında insanlık durumunu aydınlatan” romanlarıyla 1983’te Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen Golding, Cornwall’da dünyaya geldi. Marlborough Grammar School’da ve Oxford’daki Brasenose College’da eğitim gördü. 1935’te Salisbury’deki Bishop Wordsworth’s School’da ders vermeye başladı.1940’ta İngiliz Kraliyet Deniz Kuvvetleri’ne katıldı. Alman savaş gemisi Bismarck’ın batırıldığı harekâtta bulundu. İlk romanı Lord of the Flies (Sineklerin Tanrısı) birkaç yayıncı tarafından reddedildikten sonra 1954’te yayımlandı. Büyük ilgi gören roman 35 dile çevrildi. Rites of Passage (1980; Geçiş Ayinleri) adlı romanıyla Booker Ödülü’nü kazanan yazarın diğer önemli yapıtları arasında The Inheritors (1955; Vârisler), Pincher Martin (1956), The Spire (1964; Kule), The Pyramid (1966; Piramit) ve Darkness Visible (1979; Görünür Karanlık) sayılabilir.
Aşağıdaki Yangın – Deniz Üçlemesi -3 Kitaptan;
(1)
Kaptan Anderson biraz yana döndü, ellerini ağzının iki yanına siper ederek kükredi.
“Direk başı!”
Genç Willis’in hareketsiz bedenini taşımak için yukarı gönderilen adam emri duyduğunu gösteren bir el işareti yaptı. Kaptan Anderson ellerini ağzının iki yanından çekti, kendine göre normal sayılacak bir ses tonuyla bağırdı.
“Çocuk ölmüş mü?”
Adam bir yanıt verdi galiba ama sesi kaptanınki gibi gür olmadığı için rüzgârın, denizin sesine karıştı; üstelik gemi sallanıp duruyordu, yani ben bir şey duyamadım. Adamdan daha aşağıda, muharebe gabyasının üzerinde bulunan Teğmen Benét en az kaptanınki kadar yüksek ama onunki gibi bas değil, tenor sesiyle bağırarak adamın söylediğini yineledi.
“Bilmiyoruz ama bedeni buz gibi.”
“Aşağı indirin hemen!
Willis kıt zekâlı asteğmenlerimizden biriydi. Beceriksizliği yüzünden gabya çubuklarımızı kaybetmiştik. Bu nedenle Willis, onların yerine donatılan ince direk üzerindeki serende farklı vardiyalarda nöbet tutmakla cezalandırılmıştı. Uzun bir sessizlik oldu; direk başındaki gemici Willis’ in hareketsiz bedeniyle güreşiyordu. Hemen yardım etmesi için yanına bir gemici daha gönderildi. Willis’in bedeni aşağı sarktı…